Uzun zamandır ara vermek zorunda kaldığımız yazılarımıza yeniden başlamak heyecan verici.
Efendim Z Kuşağı ile meşguldük. Hem evde hem de okuldaki çocuklarımız canım Z Kuşağı. Herkesin, herkesimin dilinde ve hedefinde bu kuşak. Önce şu kuşaklar neymiş bir bakalım. Sonra da şu kuşak bu kuşak diye insanları ve çocukları kategorize eden kötü niyetlileri katranla tüye batıralım. (Katranla tüy nedir? Diye soracak olursanız yazının sonunu bekleyin.)
Aslında herkesin bildiğinin aksine üç değil (xyz) dört kuşak var.
X Kuşağı: (1965-1979)
Y Kuşağı: (1980- 1999)
Z Kuşağı : (2000 – 2021)
XYZ Baby Boomers (Bebek patlaması) Kuşağı: (1946 – 1964) (Bunlar şimdi dede )
Yukarıdaki tarihler hangi kuşaktan olduğunuzu bulmaya yardım eder.
Peki bizi kimler neye göre bir harf ile tanımlayıp kategorize etti? Yozgat’ın Çekerek ilçesinde koyun güden bir genç ile İstanbul Nişantaşı’ndaki özel okul öğrencisi nasıl aynı anda Z Kuşağı oldu? Ya da hadi Nişantaşı’ndaki genci geçtik de Çekerek’te koyun güden gencin bundan haberi var mı? (Bence yok. İyi ki de yok.)
Tamamen çocuklarımızı bizden koparmaya, onları yarattıkları markaların esiri yapmaya dönük bir pazarlama aygıtının parçası olarak görenler, size sesleniyorum: Bu sefer sağlam kayaya çarptınız. XY diye heba ettiğiniz bizler gibi Z çocuklarımızı size ve hain emellerinize kaptırmayacağız.
Neymiş efendim? Dijital çağın çocuklarıymış, teknolojiyi çok iyi kullanıyorlarmış, müzik platformları ve sosyal medyanın tüm kanallarında sinema ve dizi izliyorlarmış, hele Instagram, TikTok, Twitch, Discord’u da su gibi kullanıyorlarmış. Mış mış da mış mış…
Fark ettiniz mi? Çocuklarımızı ağaçlardan, kuşlardan, denizden, böceklerden, gökyüzünden (benim gökyüzü metaforumu hatırlayın), konuşarak iletişim kurmaktan yalıtıyorlar. Onları tüm bu gerçeklerden gerçeklikten uzaklaştırıyorlar. Milyonlarca kullanıcısı olan bu kalabalıkların arasında yalnızlaştırıyorlar. (Böyle yönetmesi daha kolay olur çünkü).
Asıl can alıcı olanı bu yazının da yazılma amacı ve en en en tehlikelisi çocuklarımızı doğal olarak farklı bir kuşaktan olduğumuz için bizden de uzaklaştırıyorlar. Aramıza kocaman KUŞAK farkı duvarı çektiler. Anlaşılamamaktan şikâyet etmelerinin tek bir koro gibi söylenmesinin sebebi bu.
Ama endişe etmeyin sevgili gençler ve çocuklar. Biz geldik. Anne – baba – kardeş- akrabalar hepimiz buradayız. Sizi koruyacağız. Z Kuşağı falan diye de bir şey’de yok. Sizler bizim kuzularımız, canlarımız ve ciğerparelerimiz yavrularımızsınız.
Sürekli kullanmak zorunda kaldığınız, kafanızı kaldıramadığınız o iletişim kanalları ve iletişim dili sizi sadece satmak istedikleri ürünün tüketicisi yapıyor. Televizyonda reklamlardan başka bir şey izlememek gibi. Belki size bir şey satmaya çalışmıyorlar. Belki de sizi satıyorlar. Belki burada asıl satışı yapılan ürün sizsiniz. (Devreler yandı değil mi?)
Neden tüm imkanlar her şey size sunulsun? Neden dünya sadece sizin etrafınızda dönsün? Neden her şey size göre olmak zorunda? Niye böyle düşünüyor ve hissediyorsunuz?
Fark ettiniz mi çocuklar? Gittikçe yabancılaşıyoruz birbirimize. Sonu felaketle bitecek bir sona doğru gidiyor dünya.
Biz size Z Kuşağı demeyi bırakalım bence. Siz de “Biz Z Kuşağı değiliz, ana kuzusuyuz” deyiverin.
Dünya yaratıldığından beridir gelişiyor, değişiyor. Her nesil bir öncekinden farklı. Doğal olarak yani. Ama bu aradaki bağları koparmamalı, ama bu aramıza duvarlar setler çekmemeli. Katlandığımız tüm zorluklar, gözlerinizdeki yaşama sevincini, umudu görünce bizi mutlu ediyor. Size ihtiyacımız var çocuklar. Bizi sizden mahrum etmelerine izin vermeyin. Z Kuşağı diye bir şey yok. Bal gibi ana kuzusu var vallahi.
KATRANLA TÜYE BULAMAK: Orta Çağ Avrupa’sında ve Amerika’nın ilk dönemlerinde suçluları odun katranı ile bulayıp üstlerine kaz tüyü dökerek cezalandırma şekli.