FARUK ÇAĞLAR yufazeze@gmail.com

KOŞMA! DÜŞERSİN

11 Ocak 2022 Salı 02:34

Bu işte bir yanlışlık olmalı. Çünkü herkes sana koşmanı, hiç durmamanı, hayatın bir yarış olduğunu bu yarışı ancak böyle kazanacağını söyledi durdu. Yani koşman gerektiğini.

Ama anne babalar eskiden koşma düşersin derlerdi. Korumak isterdi anne, sakınırdı çocuğunu.

Koşma düşersin. Sımsıcak sevgi damlıyor bu kelimelerden. Buram buram anne sevgisi, saf sevgi. Biz dinlemez koşardık. Üstüne üstlük bir de düşerdik. Koşmanın da düşmenin de tadına vardık biz. ÖPÜNCE GEÇER’di çünkü.

Anneyle çocuk arasındaki en güçlü bağ sevgi. O da korumak ve sakınmak ile gösterir kendini. (Yanlış anlamayın sakın. O bağ hala sevgi ve hala çok çok güçlü. Kutsalın önünde kim durabilir ki?). Ama bu sevgi biraz hissedilmez, hissettirilmez mi oldu yoksa? Başka şeyler mi aldı sevginin 1. sıradaki yerini. Mesela gelecek kaygısı, mesela ileride ne olacağım korkusu, yani ekmek aslanın bilmem neresinde artık saçmalığı. Evet saçmalık.

Yeter artık. Sevgiyle sakınmak yok artık. Gelecek korkusuyla sakındırmak, endişelendirmek, bugün de geleceğin de canına okumak var artık. Dünü unutmayalım. Onu da eklemleyip sıralamayı yeniden yapalım. Çocuklarımızı gelecek kaygısına sokup; dünü, bugünü ve yarını mahvediyoruz. Sahi ne var bu gelecekte?

Anne babalar çocuklarını bir koşuşturmacanın içine hapsetti. Okul, sonrası kurs, sonra özel ders üstüne bir de muhakkak sportif faaliyet ya da müzik aleti kursu. Çocuğun kendisini tanımasına bile vakti yok. Fırsatı da yok. Neden çünkü hayat bir mücadele. Bunun için hiç durmadan koş, arkada kalma sakın. Ne geriye dönüp bak, ne de sağa sola? Önüne bak yalnızca. İşte biri hemen geçmelisin. Geç onu. Ama bunun için bir kaç test fazla çöz. Birkaç sayfa fazladan oku. Öğrenmek için değil. Düşünmek için de değil ha. SINAV İÇİN.

Aman ha. Sınav yaklaşıyor. Peki ben. Ben uzaklaşıyorum anne. Ben kayboluyorum baba. Belki de arkada gelenlerden biri düştü. Yardım etmeliyim. Belki koşarken sağımda deniz vardı. Solumda bir ağaç, Ağaçta bir kuş. Ama ben dönüp bakamadım. Ama ben durup sevemedim. Ayağım takıldı düştüm. Azar işittim. Yaramı hastanede sardılar. Annem babam öpmedi. ÖPÜNCE GEÇMİYOR artık.

Soluklanmalıyım. Nefesim kesildi. Yazarken için yandı. Kreşlere kadar indi artık gelecek kaygısı. Çıldırmış gibi anneler babalar. Okula, öğretmene, idareye ve en önemlisi çocuğa çöktüler. Karabasan gibi. Öyle bir çöküş ki bu her şeyi unuturdu.

Koş evladım. Hadi. Düş kuzum. Kalk ve yürü. Bazen otur. Arkadan gelenleri bekle. Sağa sola bak. GÖĞE BAK.

NOT: Bu yazının ilham kaynağı Prof. Dr. Kemal SAYAR hocamızın bir Tweeti. İşte o Tweet:

SANA SÜREKLİ KOŞMANI SÖYLÜYORLAR. YARIŞMANI, BİRİLERİNİ ARKADA BIRAKMANI, İPİ ÖNCE GÖĞÜSLEMENİ BEKLİYORLAR. HEP DAHA HIZLI KOŞMANI İSTİYORLAR. BENSE SADECE ANNENİN ÇOCUKLUĞUNDA SÖYLEDİĞİ BİR SÖZÜ HATIRLAYACAĞIM. KOŞMA DÜŞERSİN.   

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #
Sevim Sönmez
Düşüncelerimizi olabilecek en yalın şekliyle çok güzel ifade ediyorsunuz.Teşekkürler
Elena
Tebrik ederim hocam 👏👏👏
Ahmet Akar
Tebrik ediyorum Faruk Hocam, düşüncelerimiz tercüman olmuşsunuz. Eğitim sistemindeki bu aksaklıkları el birliğiyle düzeltmeliyiz, insan odaklı bir sistem olmalı.
Dilek
Ne güzelde anlatmışsınız , unutalan gerçekleri Kemal Sayar hocaminizin ışığında . Ne kadar da haklısınız. Sanırım büyüdükçe başımıza gelecek , gelmekte olan en bariz sorunlardan bu olaylar. Ne güzeldi değil mi o eski çocukluğumuz hiçbir şeyin farkında değildik , sadece o günki günlük telaşlar içindeydik. İşte bugün kaç tane ip atlasam yada ne kadar bilye oynasam yada annemden gizli nasıl top oynamaya giderim hepsi masum ve çocukçaydi. Ne zaman ki artık ailemiz artık bize başka gözle bakıyor ,bakmaya başlıyor o zaman anlıyorsun. "Sen artık çocuk değilsin "sözü örneklerden birisi olabilir. Sonra bazı sorumluklar boy gösteriyor. Herşeyi geçtim büyüdüğünü içsel olarak da farkediyorsun eğer iyi bir aileden gelmiyorsan kaygıların başlıyor. İyi bir aileden gelenlerinde kendine gore sorunları olmuyor değil ya. İnsan bir nokada çocukluğunu ,hala çocuk olduğunu unutuyor. Zamanla hepimiz ortak problemleri , sorunları düşünen mutlu olmayı maddi yönden gelir elde ederek kazanılacagini zanneden ,cumartesi pazar olunca geç kalkmayı lüks bilen her ay her yıl aynı şeylere tepki gösteren bir makine haline geliyoruz . Ailelere anne babaya onların anne babalarına büyük pay düşüyor bu noktada . Bir anne bir aile elbette çocuğunun geleceğini düşünebilir, düşünmeli de ama onu cansız bir yarış atı gibi eğitmemeliler . Çocuklarına tıpkı eskisi gibi küçük şeylerden mutlu olunabileceğini, onlari büyüturken asıl değerlerden kopmamalari gerektiğini ne zman duşerlerse geriye bakıp geçmişi hatırlatmaları gerektiğini öğretmeliler. Yoksa biz bu günümüz problemleri içinde bir yaprak tanesi gibi savrulup gideceğiz ve birgün geriye dönüş istesekte olmayacak. Hayattaki güzellikleri zamanında görüp ,yaşamalıyız. (Benim düşüncelerimi okuduğunuz için teşekkür ederim)
Ramazan Deveci
Süper ellerinize sağlık hocam