Aslında içimize en büyük virüsü saldılar: KORKU
Sayın Seyirciler vaka sayıları bir günde %400 artış gösterdi. Hastanede yatan hasta sayısında da çok fazla artış var. Yetkililer dünyada ve ülkemizde artan Covid 19 salgını nedeniyle halkı uyararak daha sıkı tedbirlerin alınacağını bildirdi. Dünya sağlık örgütü başkanı Tedros Adhonam Ghebreyesus (soyada bak: Gebereyesus)
Sayın Seyirciler bilim insanları küresel ısınmanın etkisini göstermesiyle Kuzey Kutbundan Lüksemburg büyüklüğündeki bir buz dağının koptuğunu, bunun su baskınlarına yol açacağını, Hollanda gibi denize dolgu yoluyla kara sınırı olan ülkelerin ve okyanustaki birçok adanın sular altında kalacağını açıkladılar.
Denizlerimizde tropikal sularda yaşayan pek çok deniz canlısının istilacı türler olarak görülmeye başladığını, bunun yerel türleri yok edip gelecek birkaç on yılda sofralarımızda alışık olduğumuz tatları bulamayacağımızı bildiren Prof. Dr. Veli Korkusalan bu konuda acil önlem alınması gerektiğini söyledi.
Artan hava sıcakları ile Avrupa’da ve yurdumuzda etkisini göstermeye başlayan kuraklıklar, kıtlık tehlikesini ortaya çıkardı. İnsanlar yiyecek stoklamaya ve marketleri yağmalamaya başladı. İstanbul, Ankara ve Kütahya’da barajlarda sadece on beş günlük içme suyu kaldı.
Sayın Seyirciler devam eden Rusya–Ukrayna savaşına Asya ve Avrupa ülkelerinin de müdahil olması ihtimali ve Çin ile ABD arasındaki gerilim nedeniyle petrol ve doğal arzı tehlikeye girdi. Savaş aynı zamanda tahıl üreten iki ülkenin üretimini de olumsuz etkiledi bu durum tahıl üretemeyen ülkelerde açlık tehlikesini ve gıda krizini ortaya çıkardı. Afrika’da yağma ve iç savaş tehlikesi belirdi.
Yetersiz beslenen çocukların ruhsal ve bedensel gelişimi belirgin bir şekilde geri kaldı. Bunun da zekayı etkilemesi kaçınılmaz dedi spiker.
Lan bi yürü git. Felaket tellalı mısın haber spikeri mi? Neyin peşindesiniz? Geleceği hayal edemiyoruz artık. Anlık günlük yaşayıp değerlerimizi hiçe sayıp vahşi bir sürü halinde mi yaşayalım yani?
Yaşanabilir güzel günlerin hayalini kuramıyoruz, bir gelecek hayal edemiyor çocuklar, gençler. Aileler evde sürekli olumsuz konuştukça, tv’de sürekli olumsuz konuştukça profesyonel herbo*oloklar, çocukların ve gençlerin psikolojisi bozuluyor. Pusulası bozuk insanların neler yapacağını gayet iyi biliyoruz.
Tüm konuşmalar politik ve karamsar cümlelerden oluşuyor artık. Yeter artık susun yahu. Tamam dünyada ve ülkemizde her şey güllük gülistanlık demiyorum. Yaşlı dünyamız acı çekiyor yardım istiyor.
Kurtulun artık televizyondan, çıkın apartmandan, alın sırt çantanızı, ekmek arası domates, salatalık, peynir ve zeytin koyun zulaya. Araban yoksa minibüse bin, otobüse bin. Kırlara çık, deniz kenarına git, olta at. Balık tut, tutmayı öğren, öğret. Ve lütfen şikâyet etmeyi bırak. Çocuğunu yetiştir. Geleceğe hazırla.
Çünkü çocuklar ve gençler korkuyor. Korkuyor ve umutsuzlar. En tehlikeli ikili. Anlık günlük yaşayıp haz peşinde koşuyorlar.
Vahşi bir tüketim kültürü geliştirdik. Sürekli isteyen çocuklarımıza bir şeyleri yetiştirme telaşında kendimizi, ailemizi, arkadaşlarımızı, minibüste metroda trafikte toplumu mutsuz hale getirdik. Sus ve üret, umutla bak dünyaya. Çocuklar ve gençler için. Kendin için.
Umutsuzluk öldürür. Saygısızlık, sevgisizlik, bencillik, hedefsizlik, akran zorbalığı, ebeveyne saygısızlık, tehlikeli ortamlar, yani kötü sonuçlar doğurur umutsuzluk.
Korkularınızı sağa sola bulaştırmayın. Ne mi yapalım peki? Çok basit.
Maske tak, musluğu kapat, suyu boşa akıtma, telefonu elinden bırak, yürüyerek ya da bisikletle git, ihtiyacın kadar al, israfı bırak tasarrufu öğrensin, olumsuz olanı izleme dinleme, konuşma çeneni tut, aileni sev, aptal tartışma programlarını kapat, oğlunla, kızınla, eşinle annenle, babanla konuş (hemen dersin nasıl diye sorma ). Gökyüzüne bak izle / izlet, üret hayal et ve öznesi ol bu hayatın. Nefret etme, sev, dua et, yine dua et.
“Müslüman Allah’tan ümit kesmeyendir”, der Üstat Sezai Karakoç.
Ne demiş Nazım Hikmet:
Gülüşüne bin kurşun sıksa da ölüm
Unutma! umuda kurşun işlemez gülüm.
Esaslı söz vesselam.