NURULLAH AZAK nurullahazak@hotmail.com

ADAY ÖĞRETMEN PERFORMANS DEĞERLENDİRME SÜRECİ-2

28 Aralık 2015 Pazartesi 20:14

Aday Öğretmen Performans Değerlendirme Sürecinde paydaşların, önemli bir yeri var. Danışman Öğretmen, Okul Müdürü, Maarif Müfettişi( Eğitim Uzmanları veya Şube Müdürleri)’inden oluşan üçlü değerlendiriciler… Değerlendiriciler, Aday Öğretmeni değerlendirirken ortada 10 Başlıkta 50 maddeden oluşan temel kriterler var. Aday Öğretmen Performans Değerlendirme Sürecinde Değerlendirme Formu, bu sürecin son aşamasında sadece A4 kâğıdından öteye geçmeyen bir durum tespit formudur. Rehber Öğretmen ve Özel Eğitim Öğretmenleri içinse alanları itibariyle hususi hazırlanmış ve ortak maddelerle yoğrulmuş yine sadece A4 kâğıdından öteye geçmeyen bir Değerlendirme Formu olarak karşımıza çıkmakta.

1.2. ve 3. Değerlendirme Süreci… Ardından Merkezi Ortak Değerlendirme Sınavı ve hukuki alt yapısı olup akıbeti meçhul olan bir Mülakat Süreci… Ardından Stajyerliğin kaldırılması için Teklif ve Onay resmi yazılar ile nihayete eren  “Aday Öğretmen Performans Değerlendirme Süreci”
Şimdi bugün mü daha iyi yoksa geçmiş yıllarda uygulanan mı daha sağlıklı idi. Hafızalarımızı geçmişe şöyle biraz yönelttiğimizde, Ortaokul 8.Sınıf öğrencilerin “Sene Sonu Öğretmenler Kurulu”nda kimler Öğretmen Lisesini kazanması durumunda bu okula gidebilir… Gitmeli veya gitmemeli… Bu karar için öğrencilerin kurulda tek tek ele alınıp değerlendirilmesi… Bu hususta seçici davranmak belki de işin en güzel tarafı idi. Yani “Herkes Öğretmen Olamaz… Olmamalı Kaidesi”…Kurulda öğrenci İsterse çok zeki olsun kişilik, karakter ve Ahlaki Değerleri esas alınır ve buna göre değerlendirilirdi. Amaç “Herkes Öğretmen Olmamalı” düsturunu muhafaza etmekti. Bu uygulama amacına ulaştı mı? Maksat hâsıl oldu mu o sizin takdiriniz.

ugün eğitimi gelişmiş ülkelerin sistemine baktığımızda buna benzer uygulamaların olduğu da bir gerçek… Öğretmen alımında örneğin A.B.D. de kolejlere başvuran öğretmenler için “Referans Mektubu” uygulamasına çok önem verirken… Bazı ülkelerde her 5 yılda bir tıpkı pilotlar gibi psikolojik teste tabi olan öğretmenler… Finlandiya Modelinde öğretmenlik mesleği için üniversite de okuyanların sadece % 10 öğretmen olurken, farklı ülkelerde farklı uygulamalar tek bir gerçeğin önemi vurgulanmakta…”Herkes Öğretmen Olamaz” gerçeği bugün bu meslek için en önemli hususu teşkil etmekte. Yada Polonya’da bir Okul Müdürü performansından memnun kalmadığı bir öğretmenden isterse gerekçeleriyle beraber bir rapor hazırlayarak öğretmenin meslek hayatını bitirebiliyor. Polonya’da Kamu Görevlisi Öğretmen, Devlet Memuru Öğretmen diye bir şey yok… Böyle bir sistemleri yok…

Hemen en son söylemek istediğimi en başta belirteyim. Bizim ülkemizde uygulanmaya yeni konulan “Aday Öğretmen Performans Değerlendirme Sürecin” amacı öğretmeni geliştirmek ve yetiştirmektir. M.E. B. bağlı Genel Müdürlüklerden “Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğün” kurulması zaten bu gerçeğin yürütülmesi için hizmet etmekte ve etmeli.

Yıllar bizlere ülkemizde özel okullarda çalışan öğretmenlerin performansları ile devlet okulunda çalışan öğretmenlerin performansların aynı olmadığı gerçeğini de gösterdi. Bunu kimse inkâr edemez. İstisnaları yok mu? Elbette ayrım gözetmeksizin çalışan meslektaşlarımız da var ancak yüzdeliğe vurulduğunda farkı her eğitimci fark eder ve anlar. Bugün bu gerçek ayan beyan da ortada. Bunu bir çok eğitimci biliyor ve bu acı gerçeği birçoğu da müşahede ediyor.Nedenini sizlere söylemem bile abes olur?

Özel okullarda çok iyi ücretle çalışan öğretmen olduğu gibi neredeyse karın tokluğuna çalışan ve etütlerle birlikte 40-50 saat ders yükü olan öğretmen gerçeğini bu ülkede kimse inkâr edemez. Orada tutunabilmek için kendini 50 saat ders yüküne razı eden bir öğretmen neden resmi okullarımızda haftada maksimum 30-35 saat derste bile yeterince kendini veremiyor. Yıllarca sömürüldüğü için mi yoksa mesleki yorgunluk mu? Bıkkınlık mı bilinmez. Buna rağmen bu süreci yaşayanlar devlet okullarında kadrolu öğretmen olduğunda aynı performansı gösteremiyor ve gün geçtikçe verimliliği de birçoğun düştüğü ortada. Sahada olanlar bunu çok iyi fark ediyor.

Başka bir misal, özel bir okulda öğretmen olan biri, öğrencisine bir tokat attığında akıbeti sizce ne oluyor. İnanın öğrenciden evvel kendini evde bulur. Bugün resmi kurumlarımızda öğretmen-öğrenci ilişkisi ve süreci nasıl işliyor. Onu da sizin takdirinize bırakıyorum.

Bugün öğretmenlerimizi değerlendirirken amaç YETİŞTİRMEK ve GELİŞTİRMEK esas olduğu halde en çok yaptığımız hata kanımca çoğumuzun VİCDAN yapması… Adam 16 yıl okumuş üstüne kim bilir kaç yıl atama beklemiş üstüne KPSS sınavını aşmış ve karşımıza gelmiş bir durum var… Bu camia bugün 900 bin sayısını aştı. Türkiye’de Ocak 2015 itibariyle  çalışan memur sayısı 2 milyon 805 bin 463'e ulaşırken bunun sadece 900 Bini öğretmen kadrosu oluşturmakta. Bu Türkiye’de memur kadrosunun  %32 ‘sini oluşturmakta. Yani neredeyse çalışan memurlardan her 3 kişiden biri öğretmendir. Gerçekten büyük bir camia. Bu büyük camianın yetiştirmek ve gelişmesinde katkıda bulunmak da büyük bir iş… Büyük bir hedef… İşte “Aday Öğretmen Performans Değerlendirme Sürecin” de büyük bir önem arz etmekte… Bir sonraki yazımızda süreci değerlendirmeye devam edeceğiz inşallah…

Selam ve Dua ile kalın…

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #