Çok da eski diyemeyebileceğimiz türk filmlerinde öğretmenlere çeşitli roller ve görevler biçilir, öğretmen rolünü üstlenen aktör/aktris de bu rolü hakkıyla üstlenmeye gayret gösterirdi. Hata yapma konusunda sınırsız özgürlüğe sahip olan öğrenciler, kahraman bir öğretmen tarafından zararın neresinden döndürülürse kar kabul edilirdi. Bu tarz örneklerden bizim anladığımız, öğrenci ne türden hata yaparsa yapsın öğretmenin onu her türlü ahval ve şeraitte bile kurtarmaya çalışması gerektiğiydi ki biz bu türden bir dizinin başrolünde oynayan öğretmene, öğretmenler gününde onca gerçek sıkıntılarla mücadele eden öğretmenleri es geçerekten yılın öğretmeni babından ödül bile vermiş durumdaydık.
Bir de izlediklerimiz arasında sürekli olarak alay konusu olan öğretmenlerimiz vardı bizim. Özellikle son dönem dizilerinde gözümüze sokulan, gariban, öğrencinin elinde oyuncak hükmünde olan öğretmenler. Öyle ki hiçbir şeyden anlamayan, hayata dair kafası hiç çalışmayan bu eğitici grubun karşısında yer alan; her daim haklı, kılığı kılığa, hal ve hareketleri zıvanadan çıkmışçasına bir şeye benzemeyen, dersle alakasız öğrenci tipleri gözüne gözüne sokuldu çoluk çocuğumuzun.
Eğitime dair bilinçli bir şekilde yapılan her türlü bozma eylemleri neticesinde de ve tabiî ki Milli eğitim politikalarının da çeşitli destekleriyle, ele avuca sığmayan, karşısındakini ciddiye almayan, her davranışıyla haklı durumda olan, genleriyle oynanmış bir nesli, yetiştirmesi hayaliyle öğretmenlerin avuçlarına bırakmış durumdayız.
Avuçlarına bırakmak derken de zaten lafın gelişi sarf edilen bir cümle kurmuş olduk ya her neyse.
Yeni yeni yepyeni bir metotla bu güne kadar duymadığımız bir değerlendirme sistemi, pek yakın bir gelecekte öğretmenlerimizi beklemekte malumunuz.
Bu günlere kadar “Müfettiş ve müdürün öğretmeni değerlendirmesi ne kadar isabetli.” oluru tartışan eğitim camiası, yeni bir değerlendirme sistemini konuşmaya başladı az bir vakit evvelinden. Malum artık okul müdürü, müdür yardımcısı, müfettiş, okuldaki diğer çalışanlar, zümre öğretmenleri, öz değerlendirme, öğrenci ve veli değerlendirmesi olarak belirlenen değerlendirme kalemleri, öğretmenleri değerlendirmeye tabi tutacak.
Kaç gündür sosyal medyada özellikle gençlerin bu duruma bakış açılarını ve yorumlarını takip ediyorum. Şimdilik sadece söylenti hükmünde olan değerlendirme işlemini ne kadar tarafsız ve yerinde bir şekilde yapacaklarını ifade eden cümleleri büyük bir ibretle okuyorum.
Çoluk çocuk ve gençliğin içinde bulunduğu bunca sıkıntılı haleti ruhiye içerisinde, önüne gelen herkesin eğitim konusunda üstat kabul edildiği bir zaman diliminde, her gelenin konuşma hakkına sahip olduğu bir sistemde, onca söylenen, eleştirilen yazılan ve çizilenlere rağmen yetkililerin kendi bildiklerini okuduğu bir ortamda ve yazılan/yazacağım her şeyin boşuna gayret olduğu bilinciyle, yine de özümüze engel olamadan bir tek görüş sunmak isteriz.
Bilgisi henüz verilen ve uygulamaya henüz geçmeyen, formasyonu olan memurların(haklarıdır, itirazımız yok) öğretmenliğe geçirilmesi düşüncesinin önü açılmışken bir zahmet öğretmenlerin de normal memurluğa geçebileceğine dair bir uygulamayı hayata geçiriverin. İşi konusunda artık neredeyse tükenmişlik sendromu içerisine giren, sorun yumakları halindeki bir eğitim sistemi içerisinde kendinden geçen, dolayısıyla da verim adına gerçekten sıkıntı yaşayan öğretmenleri eğitime kazandırmak adına yine yanlış bir yol tutturulduğu görüşü istikametinde şunu sormadan edemiyor insan.
Onca uygulamada denek konumunda olan eğiticiler, düz memurluğa geçme fikrine, son gelişmeler ışığında ve şartlar altında nasıl bakarlar acaba?