YASEMİN KATI ebrar4406@hotmail.com

AYAZ ATA MI, NOEL BABA MI?

31 Aralık 2017 Pazar 15:14

Taklitçilik, bizde yoğun bir şekilde Tanzimat’la görülmeye başladı. Daha önceleri de sinyalleri verilen özenti furyası, Tanzimat’la beraber doruklara tırmanmış, batıdan gelen ilim-bilim harici her şey baş tacı edilerek, özümüze ait değerlerden utanma duygusu bilinçlere ve bilinçaltlarına yerleştirilmeye çalışılmış, doğrusu bu konuda gayet de büyük başarılar elde edilmiştir.

Toplum olarak önceleri sadece taklit ettiğimiz, daha sonraları benimsediğimiz, son yıllarda ise asıl sahiplerinden daha fazla özümsediğimiz ihraç mahsullerinden birisi de Christmas yani Noel yani Yılbaşı’dır.

Büyük bir hevesle aldığımız bu özel gün, o gün bu gündür kadir kıymet bilen Müslümanlar tarafından  -içi hakkıyla doldurulmak üzere-  kutlanmaktadır. Tabi kutlarken de yapılması gerekenler adım adım ezberletilmiştir, algısı tamamen batıya açık olanlara.

Mesela;  “Kıyametin kopacağını bilseniz dahi elinizdeki fidanı dikin.” diyen bir peygamberin ümmeti ve “Ormandan bir dal kesenin başını keserim”  diye ferman çıkaran Fatih Sultan Mehmet Han’ın torunları olarak bizlerde, çam süslemeden yılbaşımız kabul olmaz düşüncesi vardır.

Bu güne özel hindi dolmalarımız da vardır bizim. Nasıl doldurmamız gerektiği hakkında da tarifler.

Bir de Noel Baba var ki evlere şenlik. Hediyeleşme kültürü olmayan batılı, bu şekilde sevildiğini düşünmek istiyor galiba ama hediyeleşme, yardımlaşma, hayatında geniş yer tutan biz, doğu kültürüne sahip kesime ne oluyor ki bizler de aklımız havada, gözümüz bacada soyut kahraman Noel Babayı beklemeye başladık?

Saat 24.00 serenomisi vardır bir de. Denen şu ki; o saatte ne yaparsan bir yıl boyunca onu yaparmışsın. Komedinin başka açılımı da budur aynı zamanda.

O gün; ucube kılıklara bürünerek, belirli meydanlara yığılmak,  Saat tam 24.00’te dilek tutmak, nasırına basılmışçasına bağırmak, en yakınında kim varsa ona sarılmak… ne anlama geliyor ya hu!

Dini ve milli bayramlarımız, kandillerimiz ve kutlu gecelerimiz gibi öz değerlerimiz, bireysel özel günlerimiz v.s. dururken ihraç malı kutlamalardan özümüzü ne zaman azat edeceğiz acaba?

Ya da kıymeti sadece yılda bir bilinen, çamların ve senede bir gün için yaşayan hindilerin hakları ne zaman dile getirilmeye başlanacak? Ne zamana kadar varlıkları noele armağan edilecek? Bu durumda başlarının ne üzere gittiği de meçhul. Ayrıca; o akşam, başka yemek yenmezmiş gibi herkesin aynı mönüye kaşık sallaması; taklitçiliğin yanında, insanı germek değil de nedir?

Öz olan tüm değerler çirkin, banal, sıkıcı gösterilerek onların yerine tamamen ihraç malı değerlerin yerleştirilmeye çalışılması    -ki bu duruma artık yerleştirilmeye çalışılması demek gerçeklere göz kapatmaktan başka bir şey olmaz-   bir peygamber, ümmet ve onların değerlerinden intikam almaya çalışmaktan başka bir şey değil. Müslüman olmayanlara benzememek için çabalayan bir peygamberden ancak böyle intikam alınabilirdi doğrusu. 

Hıristiyan âleminin lideri bu aralar şöyle bir açıklama yaparsa şaşırmam. “Bu Müslümanlar Noel’in içini boşalttılar siz artık bu günü kutlamayın.” der mi der.

Çin’in dahi “Batı âdeti.” diyerek yasakladığı bu ihale, maalesef ki Müslümanlara kaldı.

Kendi öz değerlerimizin farkına varsak, bilincinde olsak da başkasına ait olanı bu kadar sahiplenmesek. Kendimizin olan hakkında fikrimiz olsa. Batıdan diye kucak açtığımız birçok kutlama ve şahsın esas kökeninin bizde olduğunu bilsek. En azından bizim de muadil şahıs ve değerlere sahip olduğumuzu fark etsek ne güzel olurdu.

Sadece noel gecesinde yardımlaşan bir kültüre ağzımız açık bakacağımıza, her daim yardımlaşmayı tavsiye eden kendi kültürümüze uygun hareket etsek. Devşirilen her fiiliyat ve şahsın yerine kendimizin olanları koysak ve de sahip çıksak ne muhteşem olurdu.

Örneğin noelin yerine kadim Türklerin, Nardugan Bayramı’nı (Doğan Güneş); yılda bir kez iyilik adına bacaya tırmanan, hayali bir kişilik olan Noel Baba yerine de bizde; yardıma ihtiyacı olan özellikle soğukta kalan her insanın yardımına koşan sahici bir kişi olan Ayaz Ata’yı bilsek, kültürümüze, atalarımıza, öz değerlerimize uygun bir hayat prensibi edinerek etrafımıza bunları aşılamaya çalışsak sahiden ne muhteşem olurdu.

 

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #