İnsanlarla uğraşmak zor iş vesselam. Yıllarca eğitim görmüş ailesinin kıymetlilerinin (öğretmen, doktor, polis…), eğitiminde bir şekilde problem olanlar tarafından ayaklar altına alınmaya çalışılması durumu, üzerinde kafa yorulması, önleyici ve caydırıcı yaptırımlara bağlanması gereken bir husus. Bizlere hizmet vermek amacıyla karşımıza çıkanların her birinin yılların emek mahsulü olduğunu unutuyoruz. Yurdumda bir iş edinebilmenin zorluğu ise herkesçe malum. Gün geçmiyor ki kamu personellerinin şiddete maruz kaldığını işitmeyelim. Ey insanlar, ne istiyorsunuz? Derdiniz nedir? Şiddetle nereye kadar? Millet olarak eğitimimizde hep, birtakım sekteler oldu nedense. Hakkını bilen de, bilmeyen de sınırlarını, durması ve çiğnememesi gereken noktaları iyi tespit edemedi. Ne anlıyoruz barbarlıktan? Olayların çözümünün sadece kafa yarmak, göz patlatmak olduğunu zannediyoruz. Bu şekilde yaparak kaç sorunumuzu hallettik, bu güne kadar? Bu tarz davranışlara meyledenler de zaten inceleme konusu olsalar, geçmişlerinin pek sevgi ve muhabbet dolu olmadığı görülecektir ya her neyse. Karşımızdakini dinleme yetimizi kaybedeli çok uzun zaman oldu. Son yılların moda tabiri(Avrupa’dan ihraç) olan “empati” de pek tutmadı nedense bizde. Dolayısıyla da milletcek birbirimizi anlayamıyoruz. Biraz spor yapsak, içimizdeki saldırgan canavarı dinginleştiremez miyiz acaba? Psikolojide yön değiştirme diyorlar ya hani bu duruma da. (Yön değiştirme: Belirli bir uyarıcının ortaya çıkardığı tepkinin açığa vurulması tehlikeli olduğunda, tepkinin o uyarıcıdan başka bir uyarıcıya yöneltilmesidir.) Karşımızdakinin bizler gibi onlarca belki yüzlerce insanla her gün muhatap olduğunu unutup, sadece bizimle kusursuz ilgilenmesi, her nazımızı çekmesi gerektiğini düşünüyoruz. E buna da egoizm diyoruz ki ne anlama geldiğini söylemeyeceğim. Bu şekilde bir yere varayacağımız aşikâr. Kamu personellerine dayak veya daha ilerisi olaylarını her duyuşumuzda, o alanın hak savunucularıyla, birkaç hayırsever bir araya gelip olayı kınadığımızı bildiriyoruz. Sonrasında ise bizlerin kınaması, şiddet gösterenin yaptıkları ve mağdurun yaşadıkları yanına kar kalıyor. Her yönden çarpılıp şamar oğlanına çevrilen kamu çalışanları, çığlık çığlığa. Bu hususta emeği geçenlere teşekkürü de borç bilmiyorlar. Bir an önce seslerinin duyulması gerekli. Çünkü saçma sapan, akla ziyan bahanelerle incitiliyorlar. İtibarları ciddi anlamla yara almış durumda. Ve tez elden iade-i itibar gerek. Toplum halinde yaşamak mecburiyetinde isek ki öyleyiz. Beraber yaşamak adına edinmemiz gereken şahsi donanımlara tez elden (keyfen veya mecburen) sahip olmaya çalışmalıyız. Zira barbarlığın hiç lüzumu yok…