Öğretmenler için yılda bir kez de olsa hatırlanma, takdir edilme ve yasak kalemlerinden birisi de olsa hediye alma serenomisini ihya etmeye hazırlanan eğitim camiası, içinde bulunduğumuz yılın öğretmenler gününe bir gün kala hediye babından olsa gerek, norm kadro fazlası öğretmenlerin listesi ve tercih edebilecekleri okulların, açık kontenjanlarını gösteren liste ile karşılaştı. Peşinen hayırlı olsun. Kimi öğretmenler için belki de yıllarını geçirdikleri öğretim yuvasından, bohça toplama vakti.
Ancak bazı hususların farkına varanlar, yanlış gördükleri bazı şeyleri dile getirince, eli kalem tutanlar da yazmaktan alamıyorlar kendilerini.
Bilindiği gibi, bakanlığa bağlı resmi eğitim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin iş ve işlemleri ilgili yönetmeliğin hükümlerine göre yürütülür. Bulunduğu kurumda norm fazlası durumuna düşen öğretmenlerin durumu da Millî Eğitim Bakanlığı öğretmenlerinin atama ve yer değiştirme yönetmeliği hükümleri çerçevesinde iş ve işleme tabi tutulur. Yönetmeliğin 53. maddesinin 3. fıkrasında yazdığı kadarıyla; “Herhangi bir nedenle istihdam alanı daralan öğretmenler ile görevli oldukları eğitim kurumlarında norm kadro esasları çerçevesinde öğretmen norm kadro sayısının azalması üzerine hizmet puanı üstünlüğüne göre yapılacak değerlendirme sonucunda hizmet puanı en az olandan başlamak üzere norm kadro fazlası olarak belirlenir. Norm kadro fazlası olarak belirlenen bu öğretmenler; öncelikle görevli oldukları yerleşim yerindeki ya da ilçedeki eğitim kurumları olmak üzere il içinde alanlarında norm kadro açığı bulunan eğitim kurumlarına tercihleri de dikkate alınarak hizmet puanı üstünlüğüne göre atanırlar.” ibaresine rastlarız.
Rastlarız da iş yerinde uygulanan mobbinglerden birisi olan, norm fazları durumuna düşürülme ve bunun idareci tarafından ağızda sakız hükmünde yerli yersiz kullanılmasının eğitim camiasına kazandırmadıkları bir yana, bu mobbing olayının önlenmesine yönelik çözüm önerilerine de sahip değilim açıkçası. Ne de olsa kişilik meselesi…
Okullarda okutulmak üzere belirlenen seçmeli derslerin veli-öğrenci istek ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmadan, tamamen idareci keyfiyetine bağlı şekilde sınıflarda okutulmak üzere seçilmesi ve bu derslerin ilgisiz ve dahi alakasız olması da ayrı garabet.
Norm fazlası durumunu başka bir açıdan da şöyle değerlendirmek mümkün: Önceki yılın başında açık gösterilen branşlara öğretmen atamaları yapılmakta, yeni gelen öğretmenin puanı kurumda mevcut durumda olan öğretmenin puanından fazla olmakta ve bir yıl sonrasını göremeyen, düşünemeyen idareciler tarafından yapılan yeni norm tespitinde aynı yılın sonu veya yeni yılın başında okulda bulunan öğretmen, puan azlığından dolayı, norm fazlası olmaktadır. Çok değil bir yıl sonrasını dahi kestiremeyen basireti açık (!) idareci yüzünden mevcut öğretmen mağdur durumuna düşürülmektedir.
Norm fazlası öğretmenin durumu; yönetmelikte hükmünü bulan, puanı en düşük olan değil de en son gelenin gitmesi, en azından son 2-3 yıl içerisinde gelenin gitmesi şeklinde düzenlense daha adil olmaz mı?
Bizde atamaların yaz tatili gibi tatil dönemlerinde yapılmaması da bir gelenek halini aldı uzun zamandır. Hali hazırda norm fazlası olan ve iş yeri adresini değiştirecek olan öğretmen, dönemin ortasına denk gelen, yazılıların başlamış bulunduğu bu zaman diliminde hangi kutsal veya dünyevi amaca hizmet mahiyetinde ve nasıl bir beklentiyle başka eğitim kurumuna atanacaktır? Gideceği ve gittiği kurumda düzenin bozulmasına, en basitinden ders programlarının sil baştan yapılmasına sebep olmayacak mıdır?
Atanan öğretmenlerin ikinci dönemin başında yeni okulunda başlaması hükmüne yer veren yazı, eğitimin aksamamasını sağlamak doğrultusundadır şüphesiz.
Ancak, dönem ortasındaki bu muhabbet ve neticesindeki sirkülasyon eğiticinin ve öğrencilerinin psikolojilerine nasıl yansıyacaktır? Şeklinde bir soru da yönelteceğim ama eğitimle ilgili yapılan hiçbir uygulamada bu iki takımın durumu kayda değer bir ölçüt kabul edilmediği için bu mevzuya girmeden ve dahi cevap beklemeden geçiyorum bir kalem…