ÖMK (Öğretmenlik Meslek Kanunu) öğretmenlerin beklentileri ve umutları doğrultusunda çıkmış bir kanundur. Ancak bu kanun meslek kanunu değil, kariyer basamakları düzenleme kanunudur. Türkiye’nin en büyük meslek mensupları kendileriyle ilgili bir kanun düzenlemesi olmadan çalışıyorlar. Doktorların, avukatların, hâkim ve savcıların, veterinerlerin bile kanunu var, öğretmenlerin meslek kanunu halen yoktur.
Öğretmenlerle ilgili düzenlemeler çeşitli kanunlarda geçmektedir. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu bunlardan biridir. Ancak müstakil bir öğretmen meslek kanunu kariyer basamakları düzenlemesine kurban edilmiştir. Yavru vatan KKTC’nin bile öğretmen meslek kanunu varken hala Türkiye’nin müstakil bir öğretmen kanununun olmayışı büyük eksikliktir.
ÖMK’nın çıkmasıyla gündemimize giren kariyer basamakları sınavı (KBS) da son birkaç aydır sürekli gündemdedir. Bu kanun çerçevesinde düzenlenen kariyer eğitimi çerçevesinde öğretmenlere verilen eğitim, onların tümünün tepkisini çekmiştir. Çünkü bir defa uzaktan, eğitimin temel ilkelerinin çoğunun ihmal edildiği biçimde, öğretmene paranoyakça yaklaşımla verilen eğitimin içeriği de sıkıntılıdır.
Görüntüler ekran pasif olduğunda akmamaktaydı, eğitimi ileri ve geri almamıza izin vermemekteydi, verse bile izlediğiniz eğitimi sistem kabul etmemekte, tekrar tekrar aynı görüntüleri ve eğitimleri izlemek zorunda bırakmıştı. Normal şekilde izlesek bile, çeşitli nedenlerden dolayı sistem kabul etmediğinden defalarca aynı görüntüleri tekrar tekrar izlemek zorunda olmakla eğitimlerin eğitim olmadığını, bir dayatma olduğunu göstermektedir.
Verilen eğitim konuları yüzeysel olarak verilmiş, aklımıza takılan soruları, derinlemesine öğrenmek istediğimiz konuları soramayacağımız şekilde (etkileşimsiz) düzenlenmişti.
Pek çok meslektaşım, bazı akademisyenler ve eğitim veren kişilerin ise son derece sıkıcı, tek düze bir ses tonuyla; mesela öğrenme ve öğretme süreçlerini anlatırken bile; öğretim yöntem ve tekniklerinden oldukça uzak şekilde anlatıldığından şikâyetlendiler.
Bütün bunların yanında, anlatılan şeyler öğretmenlik mesleğiyle ilişkili olsa bile branş bazında sıralama olmadan sınav yapılması uygun değildir. Çünkü bir defa her branşın sınav performansı ve ortalaması farklıdır. Eğer branş ayrımı olmadan bir sınav yapılırsa bazı branşlar, alanlarından dolayı büyük avantaj yakalayarak sınava girmiş olacakken bazı alanlardaki öğretmenler de büyük dezavantaj yaşayacaklar.
Öte yandan verilen 180 saatlik ve 240 saatlik eğitimlerin baz alınarak kariyer sınavı yapılması eğitimin ilkelerine ve öğretmenlik mesleğine saygısızlıktır. Bir defa, kariyer dediğimiz şey bir birikmişliği, bir gelişimi ve tecrübeyi ifade eder. Ancak bakanlık öğretmenin;
- Mesleki birikimine bakmadan
- Mesleğindeki başarılarını dikkate almadan
- Alan yeterliliğini değerlendirmeden
kariyer sınavı yapmakta ısrar ediyor. Bu ısrar sonucunda yaşananlar Milli Eğitim Bakanının kendisini de oldukça yormuş ve yıpratmaya başlamış olduğunu gözlemliyoruz. Sayın bakanın;
"Sanki biz sınavla öğretmenin yeterliliğini ölçüyormuşuz gibi bir manipülasyon ortaya çıktı. Kimin haddine ki öğretmenin yeterliliğini ölçmek? Bu isteğe bağlı bir kariyer sistemi, zorunlu değil."
ifadeleri hem sürecin yanlışlığını hala anlamadığını ancak gelen tepkileri artık göğüsleyemediklerini gösteriyor.
Sayın bakan “Kimin haddine öğretmenin yeterliliğini ölçmek” diyerek öğretmenleri yücelttiklerini beyan etmiş olsalar da öğretmenlerin sayın bakanın sınav ısrarını kabul etmediği açıktır. Çünkü öğretmenlerin yeterlilikleri ölçülmüyorsa, sınav neyin nesidir. Eğer kısa dönemli eğitimlerle insanların kariyer basamaklarını geçebilecekleri düşünülmüşse bu kurgunun kendisi bile liyakate aykırıdır. Çünkü öğretmen mesleki birikimi, başarıları ve alan yeterliliği dikkate alınmadan değerlendirilmekte, sadece kısa dönem eğitimlerden sınava tabi tutulmaktadırlar.
Sayın bakan ayrıca sınavlar bitip süreçler tamamlandıktan sonra 2-3 iyileştirme yapacaklarını belirtmişler. Yapılacak iyileştirmeler sürelerle ilgili olarak açıklanmış. Basından öğrendiğimiz kadarıyla sayın bakan belirli sürelerde öğretmenlik yapanların 10 yıllık süreyi beklemeden başöğretmenliğe geçişinin önünü açacaklarını ve eğitim bilimlerinde veya alanlarında yüksek lisans yapmış olan öğretmenlerin 10 yıl değil 5 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra uzman öğretmenliğe geçeceğini belirtmektedirler.
Sonuç olarak kariyer sınavları, alan sıralaması, mesleki birikim, mesleki başarı ve alan yeterliği olmadan yapıldığından dolayı kabul edilemezdir. KBS yanlışından bakanlığın ve hükümetin bir an önce geri dönmesini ve Öğretmen Meslek Kanununun bütün yönleriyle yeniden düzenlenmesini umut ediyoruz.