MAHİR KILIÇOĞLU mahirkilicoglu@hotmail.com

KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ AİLEYİ ZAYIFLATIYOR

29 Ocak 2025 Çarşamba 07:00

Aile bakanlığı kadın bakanlığı gibi çalışıyor ve feminist yaklaşım her tarafı sarmış gibi görünüyor. Aile yılında ailenin direği erkeğin güçlendirilmesiyle bitmezse, diğer bütün çözümler beyhude olur. Çünkü sorunların temelinde ezilen kadın değil, zayıf, güçsüz erkek vardır.

Zayıf ve güçsüz erkek tabiri kesinlikle ne erkek fizyolojisiyle ilgili ne de yasal düzenlemelerle ilgilidir. Zayıf ve güçsüz erkek rol ve misyon olarak zayıflatılmış erkek olarak anlaşılmalıdır.

Zayıf erkek, modern toplum yapısında erkekle kadını eşit gören anlayıştır. Bu anlayış nedeniyle oluşan sorunları biz kadın sorunu olarak tartışıyoruz.  Halbuki kadını önce üretimin sonra tüketimin nesnesi yapmak için verilen çaba nedeniyle kadın, ailesiyle değil, bir birey olarak öne çıktı ve yalnızlaştırıldı. Aile parçalandı, çoluklar bir yere erkek ve kadın başka yere dağıldı.

İşte çalışan ve tüketen bir nesne olarak kadının erkeklerle eşit olduğuna dair felsefe, kadına, erkeğe ait olan birtakım yükümlülüklerin yüklenmesine neden olmuştur. Bunun sonucunda kadın sorumluluklar altında ezilmeye başlamış, erkek ise rol ve misyon olarak zayıflatılmıştır. Çalışan, ekonomik özgürlüğünü kazanmış güçlü kadın figürü topluma dayatılmış, sanki bütün kadınların hem erkeklerle aynı koşullarda çalışmayı hem de aileyi yürütebileceği sanıldı.

Aile kurumu, kadınla erkeğe eşit haklar ve sorumluluklar verildiği için bu eşitlik durumu aileye zarar vermektedir. Kadının ve erkeğin eşitliği kanun karşısındaki eşitliktir, haklar ve sorumluluklar konusunda eşitlik olamaz. Kadın ve erkek hem fizyolojik hem de psikolojik olarak farklıdır, eşit hiç değildir.

Kadının, özellikle çalışan kadının üzerindeki yük çok fazladır. Çünkü toplumsal yapı, kadını çalışsa bile evinde hizmet eden bir figür olarak görürken, erkeği ise çalışıp eve kazanç getiren ve ev işlerine karışmayan figür olarak görür.

Halbuki kadın evinde ev hanımı olsa bile, kadının yükü bu halde bile yeterince fazladır. Çocukların bakımı, büyütülmesi, eğitilmesi, evin temizliği, düzenli olarak yemeklerin hazırlanması evin kadını için fazlasıyla bir yük olarak yeter. İşte kadının üzerindeki yüklerin ve sorumlulukların alınıp, erkeğe yüklenmesi, erkeğinde bu yük ve sorumluluktan dolayı güçlendirilmesi gerekiyor.

Erkeğin güçlendirilmesi eğitimle, sosyal düzenlemelerle, sosyal haklarla ve en son olarak yasal düzenlemelerle olur. Çünkü erkek egemen toplum, kadını, özellikle çalışan kadını ezer. Okuyan bilinçlenen kadın, bu sisteme doğal olarak isyan eder. Değer yönelimli yani inançlı kişiler bile bu eşitlik adı altında dayatılan ağır yükleri kaldıramıyor ve boşanmalar artıyor.

Öte yandan, ailenin direği olarak nitelenen erkeğin ailevi sorumlulukları ve görevleri kadınla paylaştırıldığı için zayıf erkek modeli ortaya çıkıyor. Halbuki kadına verilen sorumlulukların az, hakların çok olması, erkeğe ise sorumlulukların çok hakların az olması gerekiyor. Böyle olursa erkekten beklentiler artar, erkek sorumlulukları doğrultusunda çalışmak zorunda kalır.

Günümüzde boşanmalarda çocuklar genellikle kadına bırakılır. Erkek nafaka ödemeye mahkum edilir. Erkeğin kadını boşadığı halde kadına nafaka ödemesi boşanmanın fiilen gerçekleşmediğine işarettir. Hatta erkek gidip başka evlilik yapsa yine nafaka ödemeye devam etmek zorundadır. Bu düzenleme aileye zarar veriyor. Çünkü erkeğin sorumluluğu kadın üzerinde evliyken vardır. Boşanma gerçekleştikten sonra sorumluluk düşer. Burada esas sorun kadın gibi çocuklar da adeta babadan boşanıyor. Bu durum erkeğin çocuklarla ilgili sorumluluklarının tamamen kadına yüklenmesi sonucunu doğuruyor. Çocukların sadece beslenme ihtiyacı yok, temizlikleri, bakımları, eğitimleri ve sağlıkları da yüktür. Kadın bir başka erkekle evlense çocuklar kadın üzerinde olsa bile başka erkeğe, ona ait olmayan çocuklarının yükünü yükletmiş olur. Sistem tamamen adaletsiz bir sonuç üretiyor.

Halbuki erkeğin çocuklardan sorumlu olduğu göz önüne alındığında, bu sorumluluğu doğrultusunda gereğini yapması istendiğinde, aile kurumunun dağılmasından ziyade bir arada kalmasına yönelik çabalar artar. Çünkü boşanan erkekler çoğunlukla çocuklarıyla ilgili sorumluluklarını yerine getirmiyor ve yük kadına biniyor. Erkeğin yükümlülüklerini kadına yükleyen mevcut sistem nedeniyle aile kurumu ciddi yara almış durumda. Eskilerin dediği gibi erkek evin direğidir, direk kavidir ve sağlam olmak zorundadır. Bu nedenle erkeği tekrar evin reis, evin sorumlusu sayıp, kadına ve çocuklara karşı yükümlülüklerini yerine getirmesi için zorlayıcı düzenlemeler getirilmelidir.

Eskiden böyleydi, yine böyle olmalı…

 

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #