*Yeryüzündeki her dinin, öğretinin, mesleğin bir rehberi, üstadı, piri vardır.
Kişi, kendini hangi meşrepten veya meslekten sayarsa saysın bir yol göstericinin rehberliğinde kendini gerçekleştirir; varlık sebebini, değerini onlarla ifade eder.
*Gök kubbenin altında “Öğretmenlik mesleği ve özelde öğretmen”le ilgili birçok tanımlama yapılmış, pek çok şey söylenmiştir.
Öğretmenlik dünyanın en kadim, en eski mesleklerinden biridir. Öğretmenler, asırlar boyunca rahle-yi tedrislerinden geçen her dimağı bir gergef gibi işlemiş, biçimlendirmişlerdir.
*Bu manada “Öğretmenliği, peygamber mesleği olarak tanımlamak ve öğretmenleri peygamberlerin varisleri olarak görmek” yerinde bir tespit olacaktır.
Çünkü her peygamber, aynı zamanda bir öğretmendir.
*Öyle ki Peygamberimiz Hz. Muhammed’in “Ben ancak bir muallim/bir öğretmen olarak gönderildim.” sözünü önemli bir tespit olarak dikkatlere sunmak isterim.
Bu vesileyle Peygamberlerle meslektaş olmayı büyük bir şeref sayarım.
*Doğruluk, güvenilirlik, akıllı ve zeki olmak, içinde bir özü taşıma ve tebliğ etme sıfatlarını varlığında mündemiç kılan Peygamberlerle birlikte anılmak medeniyetimizin öğretmene verdiği değerin en önemli göstergesidir.
Bu sebeple biz öğretmenler bu özelliklere sahip olmak ve buna göre davranmak durumundayız.
Zira öğretmenlik mesleğinin gereği, bu vasıfların eserinde ortaya çıktığını görmektir.
*Kopernik, güneşi evrenin merkezi kabul eder. Eğitimci Jhon Dewey, “Eğitimin merkezi çocuktur, “ der.
Ben de bunlara ilave olarak diyorum ki “Eğitimin merkezi, rolü ve görevi itibariyle öğretmendir.” Çünkü öğretmen bir bedendeki kalp gibidir. Bu yüzden sorumluluğumuz büyüktür.
*Zira “Kalp düzgün olursa bütün beden düzgün olur, o bozulursa bütün beden bozulur.” Beden kalpsiz, toplum öğretmensiz olamaz.
Gazali: “Öğretmende üç şeyin bulunmasını öğrenci için nimet sayar. Bunlar sabır, alçak gönüllülük ve güzel ahlaktır.
*Nurettin Topçu’ya göre ise “Öğretmen; insanoğlunu beşikten alarak mezara kadar götürüp teslim eden, dünyanın en büyük mesuliyetine sahip insandır. Öğretmen, “genç ruhları kendisine mahsus manada bir örs üstünde döverek işleyen usta bir demircidir.”
*Savaş meydanlarında milletin kaderini değiştiren komutanlar, uygarlık tarihimizi oluşturan gönül erleri, kültür varlığımızı toprağa, taşa kazıyan ve ölümsüzleştiren mimarlar hep bir öğretmenin imzasını taşır.
Mevlana’yı, Yunus Emre’yi, Hacı Bektaş-ı Veli’yi, Ahmet Yesevi’yi, Mimar Sinan’ı yetiştiren öğretmendir; Sultan Alpaslan’ı, Fatih Sultan Mehmet’i, Yavuz Sultan Selimi ve Mustafa Kemal’i yetiştiren öğretmendir.
Öğretmenler tesirini eserinde ortaya koyan isimsiz kahramanlardır.
*Evet öğretmenler fedakardır, müşfiktir ancak unutulmamalıdır ki öğretmen de bir insan olarak etten ve kemikten yapılmıştır. Düşünceleri, duyguları hayattan beklentileri vardır. Rüzgârın önünde savrulan yaprak değildir. Her gün yeni bir sürprize uyanmak durumunda da değildir, olmamalıdır.
*Öğretmenler, öngörülebilir, sınırları iyi çizilmiş yasal bir çerçevede görevini ifa etmek ister.
Okulların istihdamı, sevk ve idaresindeki keyfiyet ortadan kaldırılmalı, ihtiyaçlar zamanında ve gereği gibi karşılanmalıdır.
Bu noktada karar vericilere düşen görev bu beklentiyi amasız, fakatsız karşılamak olmalıdır.
*Süreli indirimler, emeklilik ikramiyesi ve maaşa hiçbir faydası olmayan sadaka kabilinden maddi iyileştirmeler sorun çözmede ne yazık ki yetersiz kalmaktadır.