Fransa’da yayın yapan Charlie Hebdo dergisi, 2012 yılında yüce Peygamberimize atfen karikatürlerini yayınlamıştı. Karikatürleri yayınladıktan sonra baktı ki kimseden ses çıkmıyor, Müslümanlarda cılız bir ses, tahrikini daha da ileri götürerek Peygamberimizin hayatını çizgi roman şeklinde alay ederek yayınlanmaya karar verdi ve yayınladı. Tüm bunlar yayınlandıktan sonra baktılar ki istedikleri kışkırtmalar oluşmuyor, en son karikatürü yayınladılar. Ve devamında malum olay gerçekleşti.
Aynı dergi ve onun arkasındaki güçlerin amaçları; bu kışkırtmaları yükseltmek ve batıda hızla yükselen İslam’ın önünü kesmektir. Dergiye yapılan saldırı sonucu İslam ülkelerinden sağduyu çağrısı gelirken, dergi yine aynı şekilde Peygamber Efendimize hakaret ederek, İslam’ı rencide ederek, İslam’ı yok sayarak meydan okur şekilde yayın yapmıştır ve bu yayınlar sonucunda bugün ülkemizde de aynı türden yayınlar düşünce özgürlüğü (!) maskesi altında yayınlanmaya devam ediyor.
21 Ağustos 1969'da Denis Ruhan adlı fanatik bir Yahudi, Mescid-i Aksa'yı yakma girişiminde bulunmuştu. Dönemin İsrail Başbakanı olan Siyonist Golda Meir, o dönemde Müslümanların nefret, üzüntü ve kınama beyanatlarıyla sınırlı tepkilerinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek şöyle diyor: “Mescid-i Aksa yakıldığında o gece sabaha kadar uyuyamadım. Bu olayın ardından ertesi gün bütün Müslümanların ve Arapların ayaklanacağını düşünüyordum. Fakat ertesi gün tepkilerin sert açıklamalardan ibaret kaldığını görünce, oldukça rahatladım.”
Verilen tepki, işlenen suçun büyüklüğüne uygun değildi. Bu yüzden Golda Meir, Müslümanların bir güçsüzlük ve değer yitirme durumunda olduklarını anladı. Eğer Arapların Mescid-i Aksa’nın yakılmasına verdikleri tepki buysa, bu demek oluyordu ki Siyonist İsrail devleti istediği her şeyi yapabilir, istediği her kıyımı gerçekleştirebilirdi. Nihayetinde Siyonist zihniyet Müslümanların bu aymazlığını ve vurdumduymazlığını en iyi şekilde kullanacak ve Filistin topraklarını işgal etmeye ve Filistinlileri katletmeye devam edecekti.
Fark ettiniz mi bilmem ama yukarıda yer alan olayların başlangıcı ve işleyiş süreci oldukça benzerlik gösteriyor. Oturup uzun uzadıya olayları tekrar analiz etmeyi uygun görmüyorum, çünkü hepimiz gayet farkındayız durumun. Bu oyunların emperyalistler tarafından derin bir oyun olduğu ve İslam’a karşı olduğu ve aynı zamanda insanlığa karşı olduğu ortadadır. Ama bu şeytanlar çok iyi bilsinler ki, aslında bu çirkin oyunlarıyla özgürlük adı altında bu barbar oyunlarıyla, fitneleriyle kendi sonunu hazırlayacaklardır.
Bizler sessizce İslam’a ve âlemlere rahmet Peygamberimize (SAV) yapılan hakaretleri izlediğimiz müddetçe, Denis Ruhan’lar Charlie Hebdo rüyasını gerçeğe dönüştürmeye devam edecektir. Bu yüzden unutulmamalıdır ki, biz Müslümanlar da bu yaşananların hesabından Allah katında sorumluyuz.