Kutsal kitabı, Peygamberi ve halifeleri tarafından ilme, öğrenmeye, ilerlemeye, düşünmeye İslam kadar teşvik eden başka bir din veya öğreti olmadığı halde son birkaç asır Müslümanlar her halleri ile bilimden uzak kaldılar.

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim belirli aralıklarla yaratılış, doğa olayları ve tarihi meselelerle insanları düşünmeye, akletmeye teşvik ederken Peygamber Efendimiz (sav) de “ilim Çin’de dahi olsa gidip alınız” diyerek meselenin önemini günün koşulları içerisinde en zorlu durumlarda bile ulaşılması gerektiğini bir emir derecesinde ifade etmişlerdir. Hal böyle iken bugün bütün Müslüman toplumlarda yaşanan durum ise içler acısı bir durumdadır. İslam ile şereflenen ve islam’ın bu emrini yerine getirmeye çalışan Cabir bin Hayyan, El Harezmi, Farabi, İbn-i Sina, El Birûni, Ali Kuşçu, El Cezeri gibi daha bir çok bilim insanı insanlığa hizmet adına Kimya, fizik, astronomi, tıp ve hatta sibernetik alanlarında üstün başarılar elde etmişlerdir. Aynı zaman diliminde batı toplumları şeytan çıkarma ayinleri ile insanların katledildiği, dünyanın yuvarlak olduğunu söyleyen Galileo’nun engizisyon mahkemelerince ömür boyu hapse mahkûm ediliyordu. Daha yakın zamanlar diyebileceğimiz 15. Ve 16. Yüzyılda başlayan Rönesans ve reform hareketleri ile bilimin ve felsefenin batı toplumlarında önem kazanması ile adeta kabuğunu kıran Avrupa yeni dünyanın en etkili aktörü olmaya başladı. Müslüman toplumlara baktığımızda ise ilerleyen asırlarda bilim insanlarının sayısı ve çalışmaları neredeyse bitmiştir.

Bilimsel çalışmalarla muazzam bir birikime sahip İslam medeniyetinin içerisine yuvarlandığı ihtilaflar derinleştikçe sosyal, siyasal, mezhepsel hareketler önem kazandı. Bu hareketler iç veya dış sebepleri ne olursa olsun Müslümanların bilimsel ilerleyişini durdurmuştur. Dahası üretemeyen, gelişmeyen Müslüman toplumlardan bir kısmı kütüphaneleri yakıp, ilim adamlarını katlettiler. Günümüz dünyasında ise doğal zenginlikleri karşılında her türlü teknolojiyi hazır bir şekilde ithal etmekle köleleşen Müslüman devletler ortaya çıktı.

Kitabının ve Peygamberinin bu kadar bilime verdiği önemden bihaber olan biz Müslümanlar için bilim cihadın yapılacağı en önemli alan olarak karşımızda durmaktadır. Yeryüzünü imarı emrini yerine getirmek ve Müslüman devletlerin gerçek egemenliklerini sağlayabilmeleri için bilimsel çalışmalara yeniden eğilmeleri ve var güçleri ile çalışmaları tek çıkar yol olarak karşımızda durmaktadır.

Bugün teknolojik gelişmişliğini daha ileriye taşımaya çalışan doğu ve batı toplumları arasında sıkışıp kalan ve hala iç mücadelelerle kendi kendini yiyip bitiren Müslümanlar, kurtuluşu ancak ilime ve bilime yönelerek yeni bir cihad kanalı oluşturmaları ile mümkün kılabilirler.