563 okuldaki 152,700 öğrenci, COVID-19 nedeniyle Mart ayında tüm ülkede okulların kapanmasının ardından ilk kez normal okul hayatına geri dönüyor. Ancak bu olağanüstü eğitim yılı içinde tatil sonrası okula dönüşe “geniş ölçekli bir deney” gözüyle bakılıyor.

Eğer günlük dersler Pazartesi’den Cuma’ya düzenli bir şekilde yapılamazsa, yetkililer öğrencilerin okula her hafta en az 4 ya da 5 saat gelmelerini istiyor. Okullarda müzik ve beden dersleri dahil tüm derslerin yapılması planlanıyor.

Bu bölgenin tüm Almanya’daki en düşük enfeksiyon oranlarına ve en düşük sayıdaki aktif hasta sayılarına sahip olması okulların normal seyrinde açılmasını mümkün kılsa da, her şeyin “normal”den çok uzak olduğu kesin.

Bulaşmayı önlemek

Okulların açılmasıyla eyalet çapında katı hijyen kuralları uygulamaya kondu: Merdivenleri kullanan öğrencilerin ellerini tırabzandan uzak tutmaları ve sık sık yıkamaları istendi. Dezenfektanları az miktarda ve sadece gerekli görüldüğünde kullanmak, saf haliyle püskürtmek yerine suya karıştırmak gerektiği söylendi. Maskeler zorunlu tutulmadı ve öğretmenler ücretsiz koronavirüs testlerinden faydalanabildi.

Sınıflar, birkaç yüz öğrenciden oluşan küçük gruplara ayrılarak yeniden düzenlendi. “Grupların” birbirlerinden uzak durmaları tavsiye edildi ve her grup içinde sosyal mesafe kuralları kaldırıldı. Dersler kademeli olarak planlandı. Her grubun okul içinde ve dışında, tuvaletlerde ve yemekhanede kendi alanları oluşturuldu.

Amaç, hastalığın bulaşması durumunda bütün okulun değil sadece o grubun karantinaya alınmasıydı. Herhangi bir koronavirüs vakası görülürse, izlenecek eylem planına okulların değil yerel sağlık otoritelerinin karar vermesi gerektiği belirlendi. Yani tüm okulun mu yoksa tek bir grubun mu karantina alınacağı kararı okula ait değildi. Politikacılar, geniş ölçekli okul kapanması ihtiyacının doğmamasını sağlamak konusunda hemfikir oldular.

Uzaktan öğrenme

Bu yaklaşım, Almanya’da sağlık konusundaki en yüksek otorite olarak kabul edilen Robert-Koch-Institut (RKI) tarafından önerildi. RKI başkanı Lothar Wieler, enfeksiyon riskini en aza indirmek ve bir vaka durumunda takip kapasitelerini maksimuma çıkarmak için belli grupları bir arada ve diğerlerinden ayrı tutmanın önemli olduğunu dile getirdi.

Mecklenburg-Batı Pomeranya eyaletindeki okullarda online derslerin ve uzaktan eğitimin yapılmamasına karar verildi. Eyalet eğitim bakanlığı konuyla ilgili yayınladığı kararnamede şöyle diyor: “Tamamlayıcı uzaktan eğitim, dijital öğrenme formunda gerçekleşir ve esas olarak alıştırmalar ve tekrarlar için kullanılmalıdır.”

Eğitim Bakanlığına göre uzaktan eğitim esas olarak öğretmen sıkıntısı yaşandığında kullanılmalıydı. Eyaletteki 13.000 öğretmeninin yaklaşık 400’ü COVID-19 konusunda “yüksek risk” altında oldukları için bu süreçte evden çalışacak.

Eyalet için 10 milyon Euro’luk bir dijital yardım paketi de devreye sokuldu. Bu paranın öğrencilerin ihtiyaç halinde ödünç alabilecekleri dizüstü bilgisayarlar ve diğer dijital cihazlar satın almak için kullanılacağı belirtiliyor. Elektronik cihazları maddi olarak karşılayamayan yoksul ailelerin, çocuklarının geri kalması konusundaki endişeleri, bu yardım paketinin kabul edilmesindeki en büyük etken.

Peki, çoğu “dijital yerli” olmaktan çok uzak öğretmenler ne olacak? Yetkililerin yaptığı açıklamaya göre 2,000 öğretmen geçtiğimiz haftalarda bu konuda online eğitimler aldı.

Okullar “düşük riskli” sayılıyor

Okulların düşük riskli yerler olduğunu söyleyen birçok doktor, okulların mümkün olduğunca “normal” günlerine dönmesini istiyor. Almanya’da Mayıs ve Haziran aylarında, pilot bir projenin parçası olarak 2.600 öğrenci ve öğretmen test edilmişti. Leipzig Üniversitesi Kliniği başkanı Wieland Kiess, tek bir akut enfeksiyonun bile görülmediğini söyledi.

Kiess, çocukların enfeksiyona yakalanmaya veya bulaştırmaya özellikle eğilimli olmadığını ve bu nedenle büyük ölçekli okul kapanmalarına karşı olduğunu söylüyor. Kiess’e göre yeni bir karantinanın pek çok küçük çocuk için negatif psikolojik ve fiziksel sonuçları olabilir.